10 Mart 2013 Pazar

0

Bazen gittiklerini hayal ediyorum.

Durduramıyorum, gidiyorlar. Ve ben zaten gitsinler istiyorum Yaşar Kemal'in o meşhur cümlesindeki gibi: "O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler."

Toplasınlar neleri varsa neleri yoksa, koysunlar çıkınlarına, sırtlasınlar atlarına, elleri dolu dolu çıksınlar şu kapıdan, gitsinler buradan daha fazla geç olmadan. Doldursunlar neşeyi koyunlarına, götürsünler dostluklarını. Gökyüzünün mavisini alsınlar, şarabın kırmızısını. Hiçbir şey bırakmasınlar geriye.

Bana, bize acısı kalsın gidişlerinin. Yüzlerini giderek unutuşumuzun çaresizliği kalsın. Efsanelerinin giderek silinişi kalsın. Adsız, yüzsüz unutulan kahramanlara dönüşsünler. Şüphesi kalsın sonra varlıklarının. Acaba hiç buralara düşmüş müydü yolları sahiden ve bir gün ansızın gitmişler miydi gerçekten?

Gitmeliler. Daha da geç olmadan gitmeliler. Aslında hiç gelmemeliydiler. Hayal ediyorum işte, gitsinler istiyorum. Hiç var olmamış olsunlar. İhanetimizi unutsunlar. Neşeyi, sevgiyi, iyiyi alıp gitsinler. Arkamızda sakladığımız hançer yerini bulamadan gitmiş olsunlar. O hançer ki yarar göğü ikiye, ne renk kalır, ne söz. Bulur elbet bir göğüs kafesinden ötesini.

Ufukta kaybolan birer karartıya dönüşene dek durmasınlar. Bir kez bile dönüp arkalarına bakmasınlar.
Onlar güzel insanlar, onlar iyi insanlar. Buralar onlara göre değil.

Ve biz onlarla gidemeyiz. Biz geride kalacak olanlarız.