18 Ağustos 2012 Cumartesi

ilk göz ağrısı

yorgunluk, bel ağrısı, boyun ağrısı, göz ağrısı...

göz ağrısı dendiğinde başka bir şey anlardım halbuki önceden. ilk göz ağrısı derdi anneannem. benim için. ilk torundum. ilkleri sevmiyorum. yavaş yavaş anladım.

yazın dibine geldik, hala kulaklarımda karga sesleri. halbuki şehri geçtim, başka bir coğrafyaya attım kendimi. hala penceremdeler. nereye gitsem oradalar.

ve ben yorgunum. hiç olmadığım kadar. daha önce böyle yorulmadım hiç. öyle ki elimi uzattığım her şey anlamsız. sevdiğim pek fazla bir şey kalmadı.

hiçbir şeyi sevmiyorum artık hayatta. sahte geliyor yaşamaya çalışma çabam. sahte geliyor hayata tutunmam. bir nehrin dibine çakılsam orada çürüyene dek kalsam...

ağustos böcekleri nerede? neden duymuyorum artık hiçbirini? neden sadece kargalar kaldı bu dünyaya? ve neden hep benimleler? istemiyorum onları. gitsinler.

içim çıkmışçasına ağlıyordum sokaklarda yürürken. neden kimse nasılsın diye sormadı? neden kimse gözlerime bakmadı? gözlerim ağrıyor. ilk göz ağrım değil. ilklerden nefret ediyorum.