12 Ekim 2009 Pazartesi

Kimliği değil teneffüsü meçhullerde...



Meçhul Öğrenci Anıtı, Ece Ayhan'ın pek sevilen şiiri... Meçhule giden hiç büyüyemeyecek çocuklara yazılmış ve onlardan çalınan her şeye inat onların olan bir şiir... Birgün Gazetesi köşelerini gözden geçirirken Melih Pekdemir'in köşesinde rast geliverdim dizelerine yeniden. Bu kez Ceylan için yazılmıştı. Bir teneffüs daha yaşayamamış Ceylan için... Artık sadece zarfsız kuşların görebileceği Ceylan çok uzaklarda ya da aslında çok yakında. Juan Génoves'ın fırçasından çıktığı üzere; bir sınırın tam ortasında belki de sınırın olanca varlığında. Karşıdakilerin de küçülen siyah noktalardan olduğunu bile bile, bizi birbirimizden ayıracak tek şeyin siyah üstüne çalınmış kırmızı olduğunu bile bile, Ceylan bir teneffüs zilinden koşarak uzaklaştı artık.

Ama üzülme annesi!

Sınırlar güvence altında. Sınırlar koruma, kollama altında. Artık bu devlet Ceylan'ı daha da çok seviyor, daha da çok koruyor, kolluyor. Çünkü Ceylan bir sınırın yılmaz bekçisi artık...

"Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır." Bir bakın Ceylan'ın kalbine, binlerce ölü çocuk göreceksiniz.


5 Ekim 2009 Pazartesi

Leyla Giderken, Sözü Eksik Kalırken...

Ey Sareban, kervanında bana da yer var mı? Dokunduğum her yer ıslak ve ben üşüyorum. Üşümek değil istediğim. İstiyorum ki, istiyorum ki Leyla'yı götüren kervanın açlıktan ve soğuktan delirmiş kör bir yolcusu olayım. Bir tek Leyla'yı anımsasın türlü işkencelerden geçmiş zihnim. Annemin, kardeşimin ve gençliğimin ırzına geçilmiş olduğunu unutayım.

Ey Sareban, kervanının geçtiği yolları ezbere bilirim. Hepsini yazmıştım defterime, defterim ve gözlerim çölde umarsız bir uykuda kaybolmadan hemen önce. Leyla'nın ayak izlerini arardım. Dokundukça dağılan kum tanelerine bir meczupmuşcasına gözleri sabitlenen sen değil, bendim.

Ey Sareban, Züleyha senle kalsın. Aslı senin kulun, kölen olsun. Bana Leyla'mı ver! Leyla, bir çift gören gözün göremeyeceği denli güzeldir. Onu göremezsin. Onu göremez ve incitirsin. Su sakinliğinde durduğuna bakma! Dağlanmış bel çukurunda dağılmayı, dağılırken dünyanın geri kalanını da kendiyle beraber dağıtmayı bekleyen acıdan mürekkep bir yemini var.

Ey Sareban, kervanın senin olsun. Bana Leyla'mı ver! Düşlerimi de, gözlerimle birlikte aldılar. İnan olsun sözlerimi de senle bırakırım. Bana bir tek Leyla'mı ver!