22 Haziran 2012 Cuma

Let's party hard and forget we are brainwashed!

Zamanlamalar ilginç, önemli...
Sabah alışkanlıkları, modern zamanlar alışkanlıkları, beni bazı bazı bilgisayarın başında hapseden alışkanlıklar...
Çay, internet, sabah mahmurluğum...
Uyuşmuş gözlerim...
Birkaç haber sitesi yanlarında bir de parıl parıldayan facebook'um...
Hiç kapatmaya yeltenmediğim, "Ben gidiyorum yea, çok yalan bir ortam" diyenleri, deyip de iki gün sonra geri dönenleri anlamadığım günlük saçma meşgalem...
Aslında o kadar da yalan da değil halbuki.
Yine bir şeyler olmuş.
Polis diyor, bizim hayatlarımızı korumak için gecesini gündüzüne katıyor.
Açığa alınan polisle empati kurabiliyorum diyor. Yazık diyor.
Kimse yaşları 14 ve 18 olan o çocukların neden araba çaldığını sorgulamıyor.
Sürekli bir korku.
Sürekli bir polis gerekeni yaptı.
Polis orada bizim için.
Polis ne de değerli.
Dövüle dövüle komaya sokulmuş o çocuğun hayatını kimse anlamaya çalışmıyor.
Çünkü o önemsenmeyen bir azınlık.
Ama hep diyor suçlular, hırsızlar, tecavüzcüler bunlardan çıkıyor.
Devlet diyor bunlar okusun diye pozitif ayrımcılıkla bunlara öncelik tanıyor diyor ama bunlar yine de araba çalıyor diyor.
Biz okuldayken bunlarla hiç konuşmazdık dediğini hatırlamıyor. Zaten İngilizce'ye de pek hakim olmuyorlar dediğini unutuyor.
Kimse öteki olmaz istemezken hep bir öteki var ama. O öteki hep orada. Dünyanın neresine gidersen git o öteki orada.

Gel de yakma bu dünyayı. Hiç mi umut olmaz ya? Hiç...

Gel de yakma...